İFLAS ERTELEME
Ekonomideki konjoktürel dalgalanmalar neticesinde firmalar zaman zaman finansal risklere maruz kalmakta, piyasada büyük başarıları olan firmalar bile tüm varlıklarını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmakta, bazen de iflas ederek ekonomik değerlerini tamamen yitirmektedirler. Bu olası risklere karşı modern hukuk sistemlerinde “iflas erteleme” ve “yeniden yapılandırma” müessesleri geliştirilmiştir. Bu nedenle, firmaların bir anda haciz ve iflas tehdidi ile yok edilmesi yerine, profesyonel yöneticiler ve mahkeme yoluyla kendilerine bir iyileştirme imkanı tanınmıştır. Ancak uygulamada pek çok firmanın iflas erteleme hakkından bi haber durumda, ya da haberdar oldukları halde yanlış bir şekilde iflas erteleme talebinde bulunarak bu imkandan yararlanamadıkları görülmektedir. İflas erteleme talebinin en önemli reddedilme nedeni ise makul ve ikna edici bir borç ödeme projesinin sunulamamış olmasıdır.
İflas ertelemesi; “mali açıdan bilançosunda yer alan aktif değerleri pasif değerleri karşılayamayan, yani borca batık olan bir şirketin mahkeme tarafından atanacak bir kayyım nezaretinde ve belli bir süre içerisinde mali durumlarının düzeltilerek iflastan kurtulmaları için öngörülmüş olan bir müessese” olarak tanımlanabilir. İflas erteleme uygulamasından sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler yararlanabilmektedir.
İflas ertelemesi kararı verilebilmesi için öncelikle şirketin borca batık olması, yani varlık ve alacaklarının borçlarını karşılayamamış olması ve bu batıklıktan çıkabilecek makul ve mahkemeyi ikna edebilir bir borç ödeme projesi olması gerekir. Mahkemeye başvurulması ile birlikte mahkemeden tedbir talep edilmekte ve kayyım atanmaktadır; bu karar verildiğinde şirketler aleyhinde başlatılan yasal takipler durmaktadır. Yargılama sonunda mahkeme iflas ertelemesine karar verdiği taktirde bir yıl süre ile iflas ertelenmiş sayılmakta ve bu süreçte kayyım idaresindeki şirkete haciz işlemi uygulanmamaktadır. 1. yılın sonunda mahkemenin kayyım raporu ve iyileştirme projesinin uygulanıp uygulanmadığı konusundaki kanaatine göre 4 yılı geçmemek şartıyla 1’er yıllık erteleme kararı verilebilmektedir.
Mali yapısı bozulan herhangi bir şirketin içinde bulunduğu durumdan çıkmak için yapacağı/yapması gereken ticari kararların yer aldığı plan, “iyileştirme projesi” olarak adlandırılmakta ve iflas erteleme kararlarında büyük öneme sahip olmaktadır. İflas erteleme kararı verildiği anda mevcut icra takipleri durduğu gibi yeni takipler de başlamamaktadır. Bu açıdan şirket iflas erteleme sürecinde icra işlemleri takip dışı hale gelmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun iflas ertelemesi ile ilgili 179/b maddesinde “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen amme alacaklarına ilişkin tahsil zamanaşımı, iflas ertelemesi süresince işlememektedir. Yani iflas ertelemesi süresinde tahsil zamanaşımı durmakta, iflas erteleme süresinden sonra yeniden başlamaktadır.
İflas durumunda zamanaşımı süresi aciz vesikasına bağlanmıştır. İcra ve İflas Kanunu gereğince borçlunun iflasına hükmedilmesi sonucunda mallarının tasfiye edilmesine rağmen alacaklıların alacaklarını tahsil edememeleri durumunda aciz vesikası düzenlenmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 143-6. maddesinde “Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, iflasına karar verilen amme borçlusu hakkında İcra ve İflas Kanunun’un ilgili maddeleri uyarınca yapılan tasfiye sonucunda amme alacağının tahsil edilememesi halinde aciz vesikasının düzenlendiği tarihten itibaren yirmi yıl geçtikten sonra bu alacak zamanaşımına uğrayacaktır.
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!