KAYYIM VE YEDİEMİNLER
Belirli bir işi görmek veya mal varlığını yönetmek için tayin olunan kimseye “Kayyım” denilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 403. maddesinde zikredilen durumlara göre Kayyım, kanunda yazılı hallerde, ilgililerin müracaatı üzerine veya doğrudan doğruya sulh mahkemeleri tarafından tayin edilmektedir. Sulh mahkemesi tarafından doğrudan tayin olunan kayyıma kanuni, ilgililerin talebi ile tayin olunan kayyıma ihtiyari kayyım denilmektedir. Birden fazla kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse veya haczedilen her türlü malın depolandığı depo veya antrepo gibi yere de “Yediemin” ismi verilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 164. maddesinde, “Ölüm, işi bırakma hükmündedir. Ölüm, mükellefin mirası reddetmemiş mirasçıları tarafından vergi dairesine bildirilir. Mirasçılarından herhangi birinin ölümü bildirmesi, diğer mirasçıları bu ödevden kurtarır” denilmektedir. Sözü edilen yasanın bir gereği olarak mükellefin vefatı işi bırakma olarak kabul edilmiş ve dolayısıyla mirası reddetmemiş olan kanuni mirasçılarının mükellefiyetle ilgili bilgileri tamamlamaları ve bu yönde hareket etmeleri vurgulanmıştır. Ancak yasal olarak mirasçıların tespit edilmesinin imkansız olması halinde, murise ait vergisel ödevlerin yerine getirilmesi için yetkili sulh mahkemeleri tarafından belirlenen yönetim kayyımı tayin edilmektedir.
Yediemin ile ilgili uygulama ise Borçlar Kanunu’nda tafsilatlı olarak izah edilmiştir. Mezkur yasanın 464. maddesi hükmüne göre, yedieminlere kendilerine teslim edilen malların korunması ile ilgili bütün masrafların hak sahipleri tarafından karşılanacağı ve kendilerine teslim edilen mallarda bir zarar meydana gelmesi durumunda bu zararı temin mecburiyetinde oldukları açıkça belirtilmiştir. Anılan yasanın 465. maddesinde yedieminlerin hak sahiplerinden izin almadıkça kendilerine bırakılan malları kullanmaları yasaklanmıştır. Borçlar Kanunu’na göre yedieminlik uygulamasında üç ana unsur bulunmaktadır. Bunlar;
- Yediemin, kendisine koruması için mal teslim edilen kişidir.
- Mal teslim eden kişi veya kişiler, üzerinde hak iddia edilen mal veya mallardan kimin istifade edeceği veya hak sahibinin tespit edileceği zamana kadar sahipliği şüpheli olan malı teslim eden kişi veya kişilerdir.
- Yediemine bırakılan ve bu tarih itibariyle hak sahibi konusunda karar verilmemiş olan mal.
Esas itibariyle yediemin, bir mal üzerinde hak iddia eden birden fazla kişinin hak sahibinin tespiti amacıyla dava açılan malı teslim alarak mevcut hali ile koruma ve hak sahiplerinin mağduriyetlerine neden olmamakla görevlendirilmektedir.
Kayyımlara, yaptıkları hizmetlerden ötürü 193 sayıl Gelir Vergisi Kanunu’nun 61,94,103 ve 104. madde hükümlerine istinaden gelir vergisi tevkifatı yapılması, tevkif edilen vergilerin ertesi ayın 23. günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmesi ve 26. günü akşamına kadar da ödenmesi zorunludur. Yedieminlere ödenen ücretler ücret olarak vergilendirilmelidir. Yedieminlere ücret ödeme durumundaki adli mercilerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca vergi tevkifatı yapmaları gerekmektedir. Ancak anılan yasanın 100.maddesinin “Genel bütçeye dahil idare ve müesseseler yaptıkları vergi tevkifatı için beyanname vermezler” hükmüne göre bu ücretler üzerinden vergi gelirleri hesabında göstermek suretiyle gelir kaydetmeleri yeterli görülmüştür.
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!