ENFLASYONDAN KAYNAKLANAN GEÇMİŞ YIL ZARARLARI VE SERMAYE DÜZELTMESİ OLUMLU FARKLARI

 

 

 

30 Aralık 2003 tarihli resmi gazete’de yayımlanan 5024 sayılı “Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”a göre  “Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde % 100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutacaklardır.” denilmiştir. Bunu teminen 31/12/2013 tarihli bilançolarda yer alan parasal olmayan kıymetler Toptan Eşya Fiyat Endeksi kullanılarak düzeltme işlemine tabi tutulmuştu.

2003 takvim yılında uygulanan enflasyon düzeltmesi uygulaması Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre “Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakil edildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz” hükmü yer almaktadır. Özellikle tasfiyeye giren şirketler bakımından enflasyondan kaynaklanan geçmiş yıl zararları ile sermaye düzeltmesi olumlu farkları bu hüküm çerçevesinde büyük önem arz etmektedir. Tasfiyeye girecek şirketlerin tasfiye işlemlerine başlamadan önce öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarını sermayeye ilave etmeleri durumunda, bu işlemler  kâr  dağıtımı sayılmayacak ve vergisel işleme de tabi tutulmayacaktır. Aksi taktirde öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen değer olarak dikkate alınması sonucu vergiye tabi tutulması gerekecektir.

Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farklarının, enflasyondan kaynaklanan düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi mümkün olup, bu işlem kar dağıtımı sayılmayacağından herhangi bir vergiye tabi tutulmamaktadır. Enflasyon farklarının başka bir hesaba virmanı veya ortaklara hisseleri oranında dağıtılması halinde dağıtım yapıldığı veya başka bir hesaba virman yapıldığı dönemde gelir olarak dikkate alınıp vergilendirilmesi gerekmektedir. Bir başka husus ise Maliye Bakanlığı’nın görüşüne istinaden, enflasyondan kaynaklanan geçmiş yıl karlarının dağıtımına izin verilmemesidir. Keza bu hesapların gelir yazılarak dönem kârına ilave edilmesi de bu varlıkların işletme dışına çıkarılması anlamına gelmektedir. Tasfiye durumundaki şirketler tasfiye dönemi sonunda zorunlu olarak bilançolarında 500, 502, 540, 542, 570, ve 590 numaralı hesaplarda yer alan bakiyeleri ortaklarına hisseleri oranında geri ödemek durumundadırlar. Dolayısıyla her bir ortak hissesi oranında kendisine tekabül  eden ve menkul sermaye iradı olarak mütalaa edilen bu ödemeler için muhtasar beyanname ile ayrıca % 15 oranında stopaj ödemesinde bulunmak zorundadır. Bu şekilde hesaplanan kar payının ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 22/2. maddesi hükmüne göre yarısı vergiden istisna edilirken, elde edilen gelirin beyan edilmesi halinde bu kar payları üzerinden yapılan vergi tevkifatının tamamının yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsubuna imkan sağlanmıştır.

 

Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 01.01.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 22.maddesinin ikinci fıkrasında; “Tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75. maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır. İstisna edilen tutar üzerinden 94. madde uyarınca tevkifat yapılır ve tevkif edilen verginin tamamı, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm çerçevesinde;

  1. a) 2003 ve sonraki yıllara ilişkin karların dağıtımından elde edilen kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan yarısı, 2013 yılı için beyan sınırı olan 26.000 TL’yi aşarsa beyan edilecek, bir başka deyişle brüt 52.000 TL’ye kadar olan tutarlar beyan dışı bırakılmıştır.
  2. b) Beyannamede hesaplanan şahsi gelir vergisinden kar dağıtan kurum bünyesinde %15 oranında yapılan stopajın tamamı mahsup edilebilecektir.
  3. c) Mahsuptan sonra kalan tutar kalması halinde bu tutar, kar payını beyan eden mükellefe red ve iade olunacaktır.

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 434/3.maddesi hükmüne göre şirket sermayesinin 2/3 oranında kaybedilmesi ve buna bağlı olarak kaybedilen sermayenin tamamlanması veya kalan 1/3 oranında sermaye ile ticarete devam kararı alınmadıkça bu durum, şirketinin infisahı anlamına gelmektedir. Ticaret sicil müdürlük/memurlukları tarafından, sermayelerini bu oranda kaybeden şirketlerin sermaye artırımları mümkün olmadığından sermaye artırımlarına izin verilmemektedir. Esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu’na göre kar dağıtımından önce bilançodaki zararların kapatılması zorunludur.

217 seri numaralı Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’ne (GVKGT) göre tasfiyeye giren bir işletmenin tasfiye amacı dışında ticari faaliyette bulunması durumunda geçici vergi mükellefiyetinin doğacağı izahatı göz önünde bulundurularak, vergiden kaçınmak kasdıyla tasfiye süreci içerisinde sermaye artırımı yoluyla enflasyon farklarının sermaye ilavelerine izin verilmemektedir.

 

Tasfiye  sürecine girilmeden önce mevcut öz sermaye enflasyon farklarının, enflasyon düzeltmesi sonucu oluşmuş geçmiş yıl zararları varsa bu tutara  mahsup edilmesi ve bu mahsup sonrası bir bakiye kalıyorsa da bu öz sermaye olumlu enflasyon farkının sermayeye ilave edilmelidir.

 

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *